Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 180. Sayı (Temmuz 2023)

20 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Temmuz / 2023 HABERLER Ülkemizin %73.4’ü Çölleşme Tehlikesi Altında B irleşmiş Milletler, bu yıl Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nün temasını “Kadının Toprağı, Kadının Hakları: Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini ve Arazi Restorasyon Hedeflerini Güçlendir- mek” olarak belirledi. TEMA Vakfı bu önemli günde, çölleşme ve kuraklık nedeniyle ortaya çıkan göç krizinden en çok kadınlar ve çocukların etkilendiğini hatırlatarak arazi restorasyon çalışmala- rının önemine vurgu yaptı. “Afrika kıtası büyüklüğünde arazi varlığı tahrip oldu” Çölleşmenin ana nedeninin insa- nın sebep olduğu arazi tahribatı ve toprak bozulumu olduğunu belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Dünyada arazi tahri- batının boyutları ürkütücü seviyeye geliyor. 2019 BM Arazi Raporu’nda 30 milyon km2 yani yaklaşık Afrika kıtası büyüklüğündeki arazi varlığı- nın tahrip olduğu dile getiriliyor. Bu tahribatın içinde dünyanın %45’ini ve dünya nüfusunun 3’te 1’ini oluşturan kurak alanlar önemli yer teşkil ediyor. Zor koşullara adapte olmuş fakat kırıl- gan bir ekosisteme sahip olan kurak alanlar dünya ekili tarım arazilerinin %44’ünü, canlı hayvan varlığının ise %50’sini barındırıyor. Gıda güvenliği açısından önemi tartışmasız olan bu alanların %20’sinde çölleşme görülü- yor. Çölleşen arazilerin %87’sinde ise ana nedeni erozyon teşkil ediyor, iklim değişikliği ise süreci hızlandırıyor” ifa- delerini kullandı. “32 yılda 7,5 İstanbul büyüklüğünde tarım arazisini kaybettik” “Çölleşme nedeniyle tarım toprak- larında verimlilik azalıyor” diyen Deniz Ataç, “Toprak verimliliğinin azalması doğal olarak ekonomik kayıplara da neden oluyor. Çölleşmenin yıllık mali- yetinin ülkelerin gayrisafi millî hası- lasının (GSMH) %4-8’i olduğu tah- min ediliyor. Bu oranın 2050 yılında %40’lara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu durum; çölleşme, kuraklık, erozyon ve toprak bozulumu ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyu- yor” şeklinde konuştu. Ülkemizin %50.9’unun orta, %22.5’inin de yüksek derecede olmak üzere toplam %73.4’ünün çölleşme tehlikesi altındaki alanlardan oluş- tuğunu kaydeden Ataç, “Ülkemizde erozyon, çölleşme nedenlerinin başında geliyor. Tarım arazilerinin %39’unda, mera arazilerinin ise %54’ünde erozyon görülüyor. Öte yandan büyüyen kent- ler verimli tarım arazilerinin azalmasına sebep oluyor. Tarım arazilerimiz, 1990- 2022 yılları arasında yaklaşık 4 milyon hektar azalarak 27,9 milyon hektardan, 23,9 milyon hektara geriledi. Bu da yaklaşık 7,5 İstanbul büyüklüğünde tarım alanının kaybedilmesi demek oluyor” diye konuştu. İklim değişikliğinin kurak bölge- leri daha da kuraklaştırarak bölgedeki insanların yaşam koşullarını güçleştir- diğinin altını çizen Deniz Ataç, “İklim krizi sebebiyle dünyamızın ortalama sıcaklığı sanayi öncesi döneme göre 1.1°C artmış durumda. Sıcaklık artışı sebebiyle atmosfer dengesi bozulan dünyamızın birçok bölgesinde kuraklık başta olmak üzere çeşitli krizler baş gös- teriyor ve insanlar doğup büyüdükleri evlerini bırakıp göç etmek durumunda kalıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yük- sek Komiserliği’nin yaptığı çalışmalara göre; kuraklık ve çölleşmenin neden olduğu göç krizinden en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Çalışmalarda kadınların çoğunlukla arkada bırakıl- dığı gözlemleniyor ve göç eden kadın- ların göç yollarında ciddi tehlikelerle karşılaştığı biliniyor. Yine aynı çalışma- lar, çölleşme ve buna bağlı göç mesele- sinin toplumsal cinsiyet ekseninde ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor” diye konuştu. Çölleşme ve kuraklıkla mücadele için yine toprağı işaret eden Ataç, “Kısa vadeli çıkarlar ve kazançlar uğruna doğaya ve toprağa verilen zararların etkileri, ekonomik kayıplar, yokluklar ve göçler olarak sonuçlanıyor. Çözüm yine topraktan geçiyor. Bunun için arazi kullanım planlarının hazırlan- ması, kanunlarda yer alan orman, mera ve verimli toprakları başka amaçla kul- lanımı kolaylaştıran hükümlerin yürür- lükten kaldırılması, erozyonla mücadele edilmesi, sürdürülebilir tarım uygula- malarının yaygınlaştırılması ve tahrip edilmiş arazilerin eski haline getirilmesi yani restorasyon çalışmaları yapılması gerekiyor. İklim değişikliği ile müca- dele için de restorasyon çalışmalarının büyük önemi bulunuyor. Birleşmiş Milletler tarafından 2030 yılına kadar tahrip edilmiş arazilerin %30’unda restorasyon çalışmalarının yapılması hedefleniyor. Gıda güvenliğini sağla- mak, iklim değişikliğine karşı dirençli olmak ve kuraklıktan daha az etkilen- mek için çölleşme ile mücadele büyük önem taşıyor. Çölleşme ile mücadele bugünün yaşanan sorunlarını azaltmak, geleceği kazanmaktır” dedi. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=