Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 18. Sayı (Ocak-Şubat 2008)

persgektifı Berna Akın Çevre Mühendisi bernaakin@dog;ıyayin.com Dilovası'nda Neler Yapıldı? Kocaeli'nin Gebze ilçesine bağlı, istanbul şehir merkezine 60 km uzaklıkta, nüfusu işçiler ve aileleriyle birlikte 70 bine yakın, büyük bir sanayi, yerleşim bölgesi ve maalesef "Kanser Kasabası", "Kanser Ovası", "Ölüm Beldesi" olarak adlandırılan Dilovası, yoğun hava kirliliği nedeniyle insan hayatı için hala ciddi bir tehlike yaratıyor. Bölgede demir-çelik ve kimya sektörü ağırlıklı olmak üzere dar bir alanda kurulmuş 150 civarında fabrika faaliyet gösteriyor. 100 kadarının çevreye olumsuzluk yaratacak emisyon oluşturmadığı ancak 30 kadar firmanın insan sağlığı ve çevre kirliliği açısından sakıncalı olduğu biliniyor. Fabrikaların çoğunda atık ciddi bir sorun. Bazı fabrikaların üretimde kanserojen maclcleler kullandığı, insan hayatına zarar verdiği resmi olarak raporlanmış durumda. Dilovası, Türkiye'nin en kirli yeri olarak biliniyor. Sanayi tesislerinin oluşturduğu kirlilik, havadaki ağır kokudan bile fark ediliyor. Yapılan araştırmalara göre Dilovası'nda solunan havadaki kadmiyum miktarı, Avrupa Birliği'nin 240, Türkiye ortalamasının ise 30 katı seviyesinde. Kadmiyum, son derece zehirli bir madde ve solunduğunda ciddi olarak akciğerlere zarar veriyor, ölüme bile neden olabiliyor. !-lava, topı~ık, su sürekli kirleniyor. Kanserden ölenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Dilovasıyla ilgili diğer bir sorun ise, TEM otoyolunun ve E-5 karayolunun beldeden geçiyor olmasıdır. Ulaşım alternatiflerinin çeşitli olması bir avantaj gibi görünse ele çoğu ağır vasıta olmak üzere günde ortalama yaklaşık 100 bin araçlık trafiğe sahip olması, ülkemizin pek çok yerinde okluğu gibi Dilovası'ncla ela hava kirliliğine yol açıyor. Ülkemizde taşımacılığın maalesef o/o 90'nı karayoluyla yapıldığı için egzoz gazları elaönemli miktarda hava ve gürültü kirliliğine yol açıyor. Ve bizim üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde neden hala deniz ve tren ulaşımının yaygınlaştırılmaclığını anlamamız mümkün olmuyor. Bölgedeki kirliliğin tespit edilmesi amacıyla 2006 yılında TBMM Dilovası Kirliliğini Araştırma Komisyonu kurulmuş ve bu komisyonun yaptığı incelemeler sonucu bir rapor hazırlanmış ve eylem planı bildirilmişti. Planda yer alan bazı maddeler: Yeni sanayi tesisi kurulması ve eskilerin kapasite artırımı talepleri sınırlandırılmalı. Tesislerden her türlü emisyonlarını en az 1/3 azaltması istenmeli. Baca gazı arıtma ve toz tutma üniteleri kapasiteleri yetersiz tesisler, acilen gerekli yatırımları yapmalı. Egzoz gazları kaynaklı hava kirliliğine karşı öncelikle otoyol ve karayolları kenarları ağaçlandırılmalı, karayolunun uygun yerlerine gürültü duvarı kurulmalı. Ücret karşılığı atık toplayan firmalar lisanslı olmalı, atıkları nasıl bertaraf ettikleri izlenmeli, valilik ve belediye denetlenmeleri konusunda titiz çalışmalı. Eski teknoloji nedeniyle çevre kirliliği yaratan sanayi kuruluşlarına ileri teknoloji yatırımlara yönelebilmeleri için yatırım kredi desteğiyle ithal makina ve teçhizata gümrük muafiyeti sağlanmalı. Çevreyle ilgili tüm yatırımlar teşvik edilmeli, atıksu, hava ve katı arık bertaraf tesislerine ucuz enerji sağlanmalı, atıklarını usulüne uygun bertaraf eden kuruluşlara vergi teşvikleri getirilmeli şeklindeydi. Eylem planındaki maddelere göre bugüne kadar neler yapıldığı (yaklaşık iki yıldır), ruhsatsız fabrika kalıp kalmadığı, ruhsat alamayanların kapatılıp kapatılmadığı kamuoyu önünde en yetkili ağızdan halkımıza tek tek anlatılmalıdır. Ülkemizi iyi yerlere getirmek hepimizin hedefidir. Planlama önemli bir aşamadır ancak eyleme geçmek planlamaktan çok daha önemlidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=