Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 171. Sayı (Ekim 2022)

46 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Ekim / 2022 RAPOR edilmesi mevcut su kaynaklarının kirlenmesine yol açıyor. Bu noktada belediyelerin yanı sıra Çevre, Şehir- cilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğü denetimlerinin de artması gerekiyor. Şehrin büyümesine paralel olarak yeni su kaynaklarına ihtiyaç arıyor. Bu noktada yerel idarenin su temi- nine yönelik planlamış olduğu baraj yatırımlarının önündeki bürokratik engellerin kaldırılması gerekli. İzmir’in şu anki ve orta vadeli gelecekteki en önemli su kaynağı Tah- talı Barajı’dır. İzmir’in güneyi, Tahtalı ve Çamlı Baraj Havzaları, Ürkmez ve bütünüyle yarımada bölgesi kentin en önemli, yeraltı ve yüzey suyu bakımın- dan oldukça zengin temiz su havzası konumunda. Bu havza halen İZSU tarafından korunmaya çalışılıyor. Tahtalı Baraj Havzası başta olmak üzere İzmir’e su sağlayan baraj hav- zalarındaki koruma ve kontrol çalış- maları yoğunlaştırılarak sürdürülmeli, bu bölgenin korunmasına özel önem verilmeli, gelecekte yararlanılması planlanan kaynaklar şimdiden korun- maya alınmalı. Bölgedeki ekolojik tarım faaliyet- leri desteklenmeli ve teşvik edilmeli. Doğal dengeyi bozacak, kirlenmeye neden olacak her türlü yapılaşma, sanayileşme ve madencilik faaliyet- lerinin önüne geçilmeli. Havzadaki sanayinin planlı şekilde dışarıya taşın- ması sağlanmalı. Bu bölge tamamen bir içme ve kullanma suyu havzası olarak değerlendirilmeli ve korun- malı. Güzelbahçe, Urla tarafında ortalama 300,000 kişinin içme suyunu karşılama amaçlı planlanmış Çamlı Barajının yapımı önündeki engeller kaldırılmalı, baraj havzası koruma alanında bulunan Efemçukuru’nda, altın madenciliği dahil diğer tüm maden işletmelerine verilmiş olan arama ruhsatları derhal iptal edilmeli. Kamuoyunda Çeşme Turizm Pro- jesi olarak bilinen proje ise kentin su yönetimine yönelik bir tehdit olarak ortaya çıktı. Şubemizin de çalışma grubunda yer aldığı, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunca hazırla- nan değerlendirme raporunda da yer aldığı üzere; Çeşme-Karaburun Yarı- madası’nda yer alan yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının potansiyeli adanın mevcut kullanımına yönelik içme, kullanma ve tarımsal su ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Alaçatı Barajı- nın adanın su ihtiyacını karşılayacak kapasitede olmaması, Ildırı Kaynak- larındaki tuzluluk dikkate alındığında Çeşme ve Yarımada susuzluk tehli- kesi ile karşı karşıya kalacağı, proje kapsamında planlanan golf sahası ve yeşil alanların su ihtiyacı için mevcut kaynakların kullanılması, proje alanı- nın büyük kısmının Alaçatı Barajının koruma alanı içinde kalması nedeni ile projede öngörülen yapılaşma ve tesislerin işletimi sürecinde Alaçatı Barajında kirlilik ve kalite sorunu ortaya çıkacağı öngörülmektedir. Projenin yaratacağı nüfus yükü ve ardıl kentsel etkiler değerlendirildi- ğinde yarımadanın ihtiyaç duyacağı su yönetimi probleminin büyüyeceği bir gerçektir. SU KAYBI ORANI YÜZDE 30 İzmir’in içme suyu şebekesinde su kayıplarının %30‘lar civarında olduğu ifade edilmektedir. Bu durum büyük bir ekonomik kayba ve doğal kaynağın kaybolmasına yol açmakta- dır. Kayıpların azaltılması için mevcut şebeke ve işletme koşullarında iyileş- tirme yapılmalıdır. Mevcut şebekenin kullanım ömrü dolan, sıklıkla kaçak tespit edilen bölümleri tespit edilerek revize edilmelidir. Geçmiş yıllarda ana isale hatlarındaki arızalar nedeni ile kentin belirli bölümüne su verileme- diği dönemler göz önünde bulundu- rularak, kentin su ihtiyacına kesintisiz karşılayabilmek için alternatif hatlar ve ara depolama seçenekleri değer- lendirilmelidir. ŞEBEKE YENILENMELI Anayasada yer alan herkesin sağ- lıklı yaşama hakkına sahip olduğu ilke- sinden yola çıkılarak insanca yaşama, yaşamsal ortamlarda sağlık ve hijyen koşullarının sağlanması, güvenilir içme ve kullanma suyu sağlanması ve halk sağlığının korunmasına yöne- lik gerekli önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerin başında yeterli düzeyde ve kalitede altyapı sistemlerinin oluştu- rulması ve mevcut sistemlerin iyileşti- rilmesi gelmektedir. Kentin içme suyu şebekesindeki kayıp ve kaçaklar tespit edilerek bir an önce iyileştirme pro- jeleri hayata geçirilmeli, şebekedeki kaçaklar uluslararası kabul edilebilir seviyelere getirilmelidir. Bu amaçla tüm şebeke planlı bir şekilde sağlıklı tesisat malzemesi ile yenilenmelidir. İçme ve kullanma suyu şebekesinde yeterli dezenfeksiyon yapılarak sağlıklı içme suyu sağlanmalıdır. Kente yeni su kaynakları kazan- dırılmalı, kentimiz ve çevresinde yapılan derin su kuyusu araştırma çalışmalarına önem verilmelidir. DSİ tarafından yapılan bu çalışmaların sonuçlarına göre yeterli kalite ve mik- tarda bulunan su kaynaklarından bir an önce sondaj yapılarak kullanıma açılmaları sağlanmalıdır. Kentte kulla- nılan yeraltı su kuyuları DSİ ve İZSU tarafından sıkı bir şekilde denetlen- meli, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı kuyular derhal kapatılmalıdır. İçme ve proses suyunu yer altından kendisi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=