Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 168. Sayı (Temmuz 2022)

yapılmalıdır. Orman alanlarının yapılaşmaya açılması dur- durulmalı, yeşil alanların ve tarım arazilerinin yapılaşmaya açılması engellenmelidir. Avrupa Yakası’nda bulunan su havzalarının “Mega Projeler” ile yapılaşmaya açılarak, Anadolu’dan su temin edilmesi planlanması doğru bir yaklaşım değildir. Su hav- zalarını yapılaşmaya açılması planlarından vazgeçilmeli- dir. Melen Barajı’nın 2025-2026 yılından önce devreye giremeyeceği gerçeği göz önüne alınarak planlama yapıl- malıdır. Melen havzasında bulunan bütün kirletici atık su kaynakları ve arıtılmış sular, havza dışına çıkarılmalıdır. Bölgede bulunan “Katı Atık Bertaraf Tesisi” kapatılarak farklı amaçlar için değerlendirilmeli, bölgede toplanan katı atıklar havza dışında Katı Atık Bertaraf Tesislerine gönderilmelidir. Dünyada insan kaynaklı sera gazı emisyonlardaki sıcaklık artışı nedeniyle meydana gelen iklim değişikliği en öncelikli olarak nüfusun büyük bir kısmının yaşandığı İstanbul gibi mega kentlerde etkisini daha çok göstere- cektir. Kurumların yapmış olduğu farklı küresel sera gazı emisyonu öngören senaryolar ile üretilen gelecek iklim değişikliği projeksiyonlarında Türkiye iklim değişikliği açısından riskli bir bölgede yer almakta, İstanbul’da sıcak- lığın artması, yağışların azalması ve kuraklık dönemlerinin uzaması beklenmektedir. Bu sebeple sıcaklığın artmasıyla meydana gelen kuraklık İstanbul’da su yönetiminin göz- den geçirilmesi ve iklim değişikliğiyle uyum içinde olacak çalışmaların yapılması büyük önem arz etmektedir. Tür- kiye belli periyotlarda ortalama yağışın altında bir yağış almaktadır. Bu kuraklık dönemleri geçmişten günümüze kadar sürekli devam etmiştir. Fakat bu durumun bilin- mesine rağmen yerel ve merkezi su yönetimlerinin bu konuyla ilgili bir çalışmasının olmadığı ortadadır. İlerleyen senelerde benzeri durumların yaşanmaması için su yöne- timlerinin bu durumlara karşı gerçekçi projeleri en kısa sürede hayata geçirmeleri gerekmektedir. 5461 km²’lik İstanbul İli yüzölçümünün %46'sı Su Havzalarından oluş- maktadır. Kanal İstanbul, 3. havalimanı ve Yenişehir yapı alanları kentin yaklaşık %7’si kadar bir alanı kaplamakta ve tamamı, Avrupa Yakası su havzalarını yok etmektedir. İstanbul’da Avrupa Yakası’nda su toplama havzalarını ve baraj hacimlerini azaltacak Yenişehir Yapı Alanı ve Kanal İstanbul Projesinin İstanbul için yıkım olacağı bilinmeli ve kesinlikle iptal edilmelidir. İstanbul’un su depolama kapasitesinin %5,24’ünü kar- şılayan Sazlıdere Barajı, Kanal İstanbul projesinin hayata geçmesi halinde tamamen yok olacaktır. Keza Terkos gibi İstanbul su ihtiyacının %19,65’ini karşılayan bir barajın havzasından da önemli kayıplar yaşanacaktır. Ayrıca Kanal İstanbul sebebi ile barajın tuzlanma riski de vardır. Bu riskin gerçekleşmesi durumunda İstanbul’a su sağlayan barajların %24,89’u yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktadır. DSİ raporunda belirtilen “stratejik rezerv olan akiferlerin” etkileneceği belirtilerek Kırklareli akiferinin tuzlanacağı, dolayısı ile proje alanı dışında Trakya yeraltı sularının da olumsuz etkileneceği anlaşılmaktadır. Bölge yeraltı suları ve Kırklareli akiferi tuzlanacak, dolayısı ile proje alanı dışında Trakya yeraltı suları da kullanılmaz hale gelecektir. Ekonomik koşullar sebebi ile son 1,5 yılda elektrik birim fiyatı 4,75 kat artmıştır. İSKİ elektrik enerjisi sarfi- yatının yarıya yakını Hamsu Terfi İstasyonları tarafından kullanılmaktadır. Hamsu ihtiyacı diğer şehirlerden değil İstanbul içinde yapılacak düzenlemeler ile karşılanabile- cek plan ve programlar hazırlanmalıdır. Havzaların ve su kaynaklarının korunması, su tasarrufu, yağmur suyunun toplanıp, depolanıp kullanılması, gri su ve atık suların geri kazanılması durumunda bile su eksikliği oluşursa son çare olarak desalinasyon (Deniz suyu arıtma) sistemleri kurulmalıdır. Deniz suyu ters ozmos sistemleri (SWRO); deniz yüzey suyu maalesef arıtma tesislerinin gerektiği gibi çalıştırılmaması nedeni ile çok kirlidir ve sadece ters ozmos ile çalışmaz. Daha derin sular nispeten daha temiz ama çok tuzludur bundan dolayı ters ozmos sistemleri %50-55 verimle çalışabilir. Deniz suyu alınacak noktala- rın iyi seçilmesi ve konsantre deşarjı ile deniz kirliliğinin önlenmesi gereklidir. Ayrıca SWRO tesislerinin yüksek enerji sarfiyatları olduğu da kesinlikle unutulmamalıdır. Su kaynaklarının azalması sebebi ile gri su ve atık suların geri kullanımı özellikle önem kazanmıştır. Yeni yapılacak binalarda gri su kullanımına yönelik politikalar üretilmeli ve gri su kullanımı teşvik edilmelidir. Gri su kullanımı ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Yağmur suyunun kanalizasyona karışarak atık su arıtma tesislerine veya denize deşarj olmasının engellenmesi-mi- nimize edilmesi- konusunda çalışmalar yapılmalı ve bu yağmur suyunun barajlara verilmesi için gerekli plan ve programlar mümkün olan en kısa zamanda hayata geçi- rilmelidir. Yağmur sularının ayrık toplanarak barajlara iletilmesi, ayrıca binalar, sanayi kuruluşları, havaalanları vb. alan- larda yağmursuyu hasadının teşvik edilmesi için gerekli çalışma programları ve yasal düzenlemeler hazırlanmalıdır. İSTANBUL ATIKSU YÖNETIMI VE MARMARA DENIZI KIRLILIĞI 2021 yılında yaşanan müsilaj, Marmara Denizine deşarj edilen atık suların arıtılarak denize verilmesinin 31 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • Temmuz / 2022 RAPOR

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=