hukuk düzeni içerisinde kabul eder ve idari sistemini buna uygun hale getirir. Ülkemizde AB çevre mevzuatı ile ulusal mevzuatın uyumlaştırılması süreci Çevre ve Orman Bakanlığı öncülüğünde yürütülmektedir. Kasım 2006'da yayımlanan AB İlerleme Raporu'nda atık yönetimi ve gürültü dışında hava kalitesi, doğanın korunması ve su kalitesi alanlarındaki mevzuatın aktarımının genel olarak düşük düzeyde olduğu belirtilmiştir. Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü (SEVESO II), Büyük Yakma Tesisleri, Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol (EKÖK) ve benzeri direktifleri kapsayan "Endüstriyel Kirlenmenin Kontrolü ve Risk Yönetimi" alanında ise ilerlemenin olmadığı, mevzuatla uyumun gerçekleşmediği ifade edilmiştir. Dolayısıyla endüstriyel kirlenme alanında mevzuata yönelik hazırlıkların hızlanacağı tahmin edilmektedir. Çevre ve Orman Bakanlığı "Yüksek Maliyetli Çevre Yatırımlarının Planlanması için Teknik Yardım Projesi"nde, Türkiye'de yirmi yedi sektörde EKÖK Direktifini uygulamak için özel kuruluşların yapması gereken yatırımların toplam 13-14 milyar euro civarında olacağı öngörülmüştür. Aynı projede kamu sektöründe ise yaklaşık 50 milyar euro yatırım yapılması gerektiği belirtilmektedir. Kimyasallar için tahmin edilen yatırım miktarının da bu rakamlara dahil edilmesi gerekir. "Sanayide AB Çevre Mevzuatına Uyum" çalışmasının temel hedefleri; yakın zamanda önemli yatırım kararları almak zorunluluğu ile karşılaşacak olan Türkiye sanayinin çevre duyarlılığı açısından durumunu irdelemek, uyum sürecinde sanayicinin karşılaşacağı benzer sorunlar, ihtiyaç ve talepler için ortak çözüm yolları önermek, sanayiciye, uyum sürecinde doğru bir planlamanın gereğini ve adımlarını gösterebilmek ve Türkiye Cumhuriyeti adına müzakerelere katılacak heyete bu sonuçların sunulması ile müzakere heyetine yeni açılımlar sağlamaktır. Sanayinin Farkındalığı ve Bilgilerin Paylaşımı Bu çalışma sürecinde sanayiyi doğrudan ilgilendiren Entegre Kirlilik Önleme Kontrolü (EKÖK) Direktifi ve Mevcut En İyi Teknikler Referans Dokümanları'nın (BREF) yanı sıra SEVESOII, REACH (Kimyasallar Mevzuatı), Su Çerçeve, Hava Kirliliği, Atık Yönetimi ve Gürültü ile ilgili direktifler hakkında bu çalışma kapsamındaki işletmelerin bilgi seviyesinin yetersiz olduğu görülmüştür. AB ile ilgili gelişmeler daha çok sektöre! dernekler ve Çevre ve Orman Bakanlığı'nın internet sayfası aracılığıyla izlenmektedir. Geliştirilen öneriler; • Çevre ve Orman Bakanlığı, AB çevre mevzuatı ile hukuki ve teknik uyum sağlamak amacıyla AB ile aynı temellere dayalı ve kolaylıkla erişilebilir bir veri tabanı oluşturmalıdır. • Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu, sanayinin AB çevre mevzuatına ilişkin farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalarını yoğunlaştırmalıdır. • Çevre ve Orman Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, sektöre! dernekler, üniversite ve araştırma kurumları ve ilgili diğer kuruluşlar tarafından sanayiye (özellikle KOBİ'lere) yönelik çalıştaylar düzenlenmelidir. Uygulama ve yükümlülükler hakkında bilgi aktarılmalı ve uygulama kılavuzları ile tüm paydaşlara ulaşılmalıdır. • İşletmeler tarafından işletme içi bilgilendirme ve eğitim çalışmaları planlanmalı, yöneticiler ve çalışanların tümü sürece dahil edilmelidir. • Yürürlükteki veya yürürlüğe girecek olan mevzuat ve Bakanlığın yürüttüğü projeler hakkında paydaş görüşlerinin yer alacağı, uygulamaya yönelik soru ve sorunların iletileceği İnternet tabanlı bir portal oluşturulmalıdır. Ayrıca, Çevre ve Orman Bakanlığının internet sayfasının daha iyi düzenlenmesi ile kullanıcıların bilgilere daha kısa sürede ulaşması sağlanabilir. Çevre Politikası, Yasal Düzenlemeler ve Rekabet Gücü Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlıkları yürütülen ulusal mevzuatın oluşturulmasında izlenen yöntem yeterli değildir. Çevre kanunu ve önemli bazı yönetmelikler yeterince geniş tabanlı tartışılmadan yürürlüğe girmiştir. Denetim ve izleme alt yapısındaki yetersizlikler ve bozulmalar, kayıt dışı ekonomi, haksız rekabet, tarife dışı engeller gibi sanayiyi doğrudan etkileyen olumsuzluklar, uygulama sürecinin en önerrıli sorunlarıdır. Bu sorunların çözümüne yönelik ilerleme sağlanamadığı takdirde, uygulamaların başarıya ulaşma düzeyi düşük olacaktır. Çevresel önlemleri ileri düzeyde uygulayan gelişmiş ülkeler yoğun Ar-Ge faaliyetleri ve sahip oldukları katma değer sağlayan yenilikçi teknolojileri sayesinde, rekabet güçlerinin olumsuz etkilemesini engellemişlerdir. Ülkemizde, çevre yatırırrıları kısa vadede maliyetleri artıran bir unsur olacak, fakat ürün ve üretim tekniklerinin geliştirilmesi ile uzun vadede rekabet açısından önemli bir avantaj haline gelecektir. Türkiye Çevre Politikası, AB'ye sunulan Ulusal Program ile birlikte, içerik olarak AB seviyesine yaklaşmıştır. Fakat bu politikanın desteklenmesi için uygulamaya dönük çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Bu kapsamda: • Çevre politikası, yenilikçi yaklaşımın gelişmesini ön plana alan, verimliliği arttıran, karşılaştırılabilir fayda yaratan, ikincil ürünlerin elde edilebildiği yeni ürün ve üretim tekniklerini destekleyerek, üretimin artırılmasını teşvik etmelidir. • Sanayiye dönük çevre politikaları, Ar-Ge faaliyetlerini daha fazla teşvik edici nitelikte olmalıdır. • Ulusal mevzuatın belirlenmesi için hazırlık çalışmaları, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın koordinasyonunda sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve diğer paydaşların katılımı ile şeffaf ve görüşlerin karşılıklı olarak aktarılabileceği bir ortamda yürütülmelidir. SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ• SAYI 16 ~
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=