Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 159. Sayı (Ekim 2021)

56 Su ve Çevre Teknolojileri / Ekim 2021 suvecevre.com nin %26’sına karşılık gelen 1,2 milyar hektar arazi yanlış tarım- sal faaliyetler ve kullanım sonucu bozulma ile karşı karşıya kalmıştır. Uluslararası Toprak Referans ve Enformasyon Mer- kezi (ISRIC) tarafından karasal alanların %15’inin insan faali- yetleri sonucu çeşitli düzeylerde tahrip olduğu bildirilmiştir. Bozulan bu alanların%55,7’sinde su erozyonu, %27,6’sında rüzgâr erozyonu, %12,5’inde besin kaybı, tuzluluk, kirlilik, asitlik gibi kimyasal değişmeler, %4,2’sinde ise su baskını, sıkışma, çökme sorunu gibi fiziksel değişimler yaşanmıştır. Dünyadaki toplam alanın yaklaşık %46’sını kaplayan kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde sulanan alanların yaklaşık %50’sinde ise değişik düzeylerde tuzluluk sorunu vardır. Yine, saatte 11 hektar arazinin Avrupa’da büyüyen şehirlerin altında kaldığı ve Avrupa topraklarının %22’sinin su ve rüzgâr erozyonundan etkilendiği bildirilmektedir. Dünya genelinde yerinden taşınan toprak miktarı 0,5- 2,0 ton/ha/yıl, kaybolan toprak miktarı ise 24 milyar ton olarak tahmin edilmektedir. Uluslararası uzmanlar sadece 60 yıl yetecek kadar üst toprak tabakasının kaldığını belirt- mektedirler. Bu nedenle, toprak kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi ve etkin kullanımı, gıda güvenliğinin ve dolayısıyla tarımın ana unsuru olması sebebiyle bütün dünyada, küresel ölçekte stratejik olarak gittikçe önem kazanmaktadır. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD), araziyi karasal biyoüretken (bioproductive) sistem olarak tanımlamakta, sistem içinde bitki örtüsünü ve ekolojiyi de kapsamaktadır. Arazi verimliliği dinamiklerine ait göster- geler; küresel olarak 22 milyon km 2 arazinin (bitki örtüsü ile kaplı arazi yüzeyi) verimliliğinin azalma eğilimine girdiğini ya da stres ve baskı altında olduğuna işaret etmektedir. Bu veriler küresel eğilimin %20 bitkisel üretim alanlarında, %16 orman alanlarında, %19 çayır alanlarında, %27 mera alanla- rında olduğunu göstermektedir. Ancak günümüzde hızlı ve bilinçsiz tüketim, yenilenebilir özelliğinden daha hızlıdır. Hayat için en temel unsurlardan birisi olan su, dünya yüzeyinin %71’ini kaplamakla beraber bu miktarın sadece %2,5’i içilebilir niteliktedir. Su tüketimi çok hızlı bir şekilde artarken dünyada çevre kirliliği ve sanayi- leşmeden dolayı temiz su kaynakları hızla azalmaktadır. Kişi başına düşen su miktarı 1950 yılında 16.800 m 3 iken, dünya nüfusunun yaklaşık 8 milyarı olmasının beklendiği 2025 yılında ise kişi başına su miktarı yaklaşık 4.800 m 3 düşeceği tahmin edilmektedir. Su tüketimi ise 2025 yılında tarımda %17, sanayide %20 ve evsel tüketimde %70 daha artacaktır. BM verilerine göre 1,4 milyar insan temiz içilebilir sudan mahrumdur. Su kıtlığı çeken bölgelerde 470 milyon insan yaşamakta olup bu sayının 2025’te 6 kat artması beklen- mektedir. Büyüyen nüfusa paralel olarak artan gıda ihtiyacı tarımsal kullanımdaki su oranını ciddi düzeyde arttırmıştır. Dünya ortalaması %70 düzeyinde olan tarımsal su tüketimi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde %82 düzeyine kadar çıkmaktadır. Mevcut su potansiyeli bu yüksek artışı karşıla- mada yetersiz kalacaktır. Daha iyi kalitede daha fazla tarımsal ürünün daha az su kullanılarak üretilmek zorunda olması, tarım sektörünün zorlu bir döneme girdiğini göstermektedir. Yenilenebilir bir kaynak olan su, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin de temelinde yer almaktadır. Tarım ve kırsal kalkınmanın, küresel gıda güvenliğini sağlamada ve fakirliği azaltmada hayati rol taşıdığı ve doğal kaynakların sürdü- rülebilir kullanımına önemli oranda katkı sağlayacağı bu bağlamda özellikle vurgulanmaktadır. G20 ülkeleri; toprak, orman ve su kaynaklarını korumak ve uygun kullanımına olanak sağlayan en iyi tarım uygulamalarını çoğaltmak, sür- dürülebilir tarımsal kalkınma için teknolojiyi uygunlaştır- mak, deneyim alışverişi yapmak ve bilgi paylaşmak amacıyla uluslararası topluluklar tarafından yapılan çalışmaları da desteklemektedirler. Tarımda Su Kullanımında Yaşanan Zorluklar ve Bu Zorluklarla Mücadele Perspektifi Araştırma sırasında görülmüştür ki aslında su verimliliği dünya genelinde benzeri sıkıntılardan ötürü arttırılmaktadır. Tarımda su verimini arttırmak, tipik olarak yetersiz politikalar, büyük kurumsal düşük performans ve finansman kısıtlamaları ile zorlaşmaktadır. Kritik kamu ve özel kurumlar (tarım ve su bakanlıkları, havza yetkilileri, sulama kurumları, su kullanıcıları ve çiftçi örgütlerini kapsayan) genellikle işlevlerini etkin bir şekilde yerine getirmek için elverişli ortamdan ve gerekli kapasiteden yoksundur. Örneğin, havza yetkilileri genellikle su tahsislerini uygu- lama ve paydaşları bir araya getirme konusunda sınırlı bir yetkinliğe sahiptir. Sulamayı geliştirmekle görevli kurum- RAPOR

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=