Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 157. Sayı (Ağustos 2021)
36 Su ve Çevre Teknolojileri / Ağustos 2021 suvecevre.com lendirmeyi görürsünüz. Maalesef çok kötüyüz. Çok da eksiğimiz var. Bundan 50 – 60 yıl önce Marmara Denizi’ne şehir kanalizasyonunu belki pek de bir arıtma yapmaksızın doğ- rudan döküyorduk ama o zaman hem Marmara’nın etrafındaki nüfus hem de sanayi çok daha azdı. Mühendisçe anlatmak gerekirse belki 400 mg/lt KOI içeren atık suyu Marmara’ya bilinçsizce deşarj ediyorduk. Bugün arıtıp belki 80 mg/lt KOI içeren atık suyu artık arıtıl- mış su olarak denize deşarj ediyoruz ama miktar ve dolayısı ile günlük gelen toplam yük 50 – 60 yıl öncesinden çok daha fazla. Doğa artık bu yükü dönüş- türemiyor. Bu basit oranlamayı yapar- ken evsel veya endüstriyel kaynaklı gereği gibi arıtılmaksızın deşarj edilen suları hesaba dahi katmadım. Bizim bir an önce tüm atık sularımızı ileri sevi- yede arıtmamız lazım. Birim zamanda denize verdiğimiz atık yükünü azalt- manın başkaca bir yolu yok diyebilirim. Derin deniz deşarjı ile seyreltme doğru bir uygulama mı? Biraz önce de açıklamaya çalıştım zaten. Özellikle de içinde bulundu- ğumuz durumda kesinlikle doğru bir uygulama değil. Bu şekilde biraz da kendimizi kandırıyoruz ama doğayı kandıramayız. Kazancı Çevre Tekniği olarak arıtma sektörüne ne tür hizmetler vermektesiniz? Biraz önce size bahsettiğim tüm sorunların özellikle sanayi ölçeğinde çözümleri için atık suların geri kazanı- mına odaklandık. Ortalama bir tekstil boyahanesi neredeyse 7.500 kişilik bir yerleşim yeri kadar atık su üretiyor. Atık yükü açısından bakarsak rahat- lıkla 20.000 veya 25.000 kişilik evsel atığa benzer yük oluşturduğunu göre- biliriz. Atık suyun yanı sıra artık yeraltı kaynakları da su ihtiyacı karşılayamı- yor. Her yıl daha derin kuyular açmak gerekiyor. Tam bu noktada atık su artık sanayinin atığı olmaktan çıkıp sanayici için işlenip kullanılabilir bir hammadde haline geliyor. Biz özellikle ileri arıtım ve geri kaza- nım teknikleri uygulayarak hem evsel hem de endüstriyel uygulamalarda atık suyu işlenebilir bir hammadde olarak ele alan almaya odaklandık. Uzun zamandır bu tür çözümlere odaklan- dığımız için artık konuya alışılmışın dışında inovatif çözümler sağlayabil- mekte; işletmelerin farklı noktalarından kaynaklanan farklı karakterlerdeki atık sulardan işletmenin amacına uygun en yüksek miktarda suyun geri kazanılma- sını sağlayabilmekteyiz. Son olarak eklemek istedikleriniz? Adına dünya dediğimiz bu gezege- nin yüzeyinin yüzde yetmişi suyla kaplı. Burada yaşayan canlılar sudan oluşan bir atmosferde yaşıyor, onu soluyor ve orada besleniyorlar. Yani bu dünyada bizim bildiğimizden bir başka dünya da var. Atığımızı çöpümüzü dökerken başkasının soluduğu ortamı kirletiyo- ruz. O ortamın aynı zamanda bizim de yaşamımızın kaynağı olduğunu unu- tuyoruz. Sonunda bu yaptığımız da dönüp dolaşıp bir şekilde bize geliyor. Bu denli uzun sahil şeridine ve bir iç denize sahip olmakla çok şanslıyız. Hatta dünyada içinden akarsu geçen çok şehir olmasına rağmen içinden deniz geçen tek şehre sahibiz. Bu bize denizle etkileşim içinde olmak için büyük bir şans veriyor. Buna nesillerdir denize sırtımızı dönüp yok sayıyoruz. Oysa ki denizlerimiz “alıcı ortam” vs teknik terimlerle tanımlamamızın öte- sinde bizim yaşamımızın tabiri yerin- deyse simbiyotik bir parçasını oluştur- maktalar. Bunu anlamak pek çok şeyin başlangıcı olabilir. n SÖYLEŞİ
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=