Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 148. Sayı (Kasım 2020)

üniversitelerine benzer okullar açabil- mek mümkündü. Ankara’da olduğum dönemde bir arkadaşım Zafer Mühen- dislik Okulu’nun İnşaat Bölüm Başkanı olarak görev yapıyordu ve bana okulda ders vermemi teklif etmişti, ben de kabul etmiştim. Akşamları ders veriyor- dum. Süreç içerisinde askerlik görevim bitince İnşaat Bölüm Başkanlığı ve son- rasındaysa okulun müdür yardımcılığı ile müdür vekilliği görevlerini üstlen- miştim. Aynı dönemde ODTÜ’de yarı zamanlı olarak kanalizasyon konusunda ders veriyordum...” Ege Üniversitesi “O dönemde Anayasa Mahkemesi tarafından alınan bir kararla, Zafer Mühendislik Okulu da dahil olmak üzere tüm özel okullar Anayasa aykırı bir şekilde kuruldukları için kapatılmış ve devletleştirilmişti. Ben de ortaya çıkan belirsizlik nedeniyle akademik kariye- rim için başka okullara başvurma gereği hissetmiş ve bazılarından davet aldığım Karadeniz Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üni- versitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi ve Ege Üniversitesi’ne başvuruda bulun- muştum. Ege Üniversitesi yeni kurulmuş bir üniversiteydi ve girecek olduğum derste, ilk defa ben hocalık yapacak- tım. Kendimi daha iyi gösterebileceğim bir okuldu. İnşaat Bölümü’nde Turan, Semih ve Ünal Hoca olmak üzere top- lam üç hoca bulunuyordu. Bense dör- düncü akademisyen olarak çalışmala- rımı yürütecektim. Böylece 1971 yılının Eylül ayında İzmir’e taşındık...” Doçentlik çalışmalarımı basma fabrikasında yapıyordum “Ege Üniversitesi Mühedislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde Su Getirme, Kanalizas- yon ve Arıtma konularında ders veri- yordum. 1974 yılında Doçent oluncaya kadar öğretim görevlisi olarak bu okul- daki çalışmalarım devam etmişti. Ege Üniversitesi’nde laboratuvar imkanları olamadığından doçentlik tez çalışma- larımı Eskişehir Basma Fabrikası’nda yapıyordum. Basma fabrikasında, tekstil fabrikaları atıksularının arıtımı konusunda araştırma yürütüyordum. Fabrikadan aldığım numuneleri DSİ’nin Eskişehir’deki laboratuvarına götürerek, çalışmaları orada sürdürüyordum. 1974 yılında doçent olduktan sonra çevre konusuyla yakından ilgilenmeye baş- lamıştım. O dönem UNDP ve Türkiye arasından çevre mühendisliği mesle- ğinin geliştirilmesine yönelik bir proje başlatılmıştı. Proje kapsamına İTÜ ve ODTÜ alınmıştı, fakat sonrasında uzun uğraşlarımızın ardından Ege Üniversi- tesi ve Boğaziçi Üniversitesi de projeye dahil edilmişti. Bu kapsamda labora- tuvarların kurulması konusunda finan- sal açıdan destek almaya başladık ve Avrupa ve ABD’de çevre konusunda hayata geçirilen uygulamalarla ilgili bilgi sahibi olduk. 1975 yılının yaz döneminde Türk-Alman Çevre Sempozyumu’nu gerçekleştirmiştik...” Türkiye’deki ilk çevre mühendisliği bölümü “Tüm bu süreçler içerisinde çevre konusuyla ilgili daha önceden başlayan düşüncelerim giderek olgunlaşmaya başlamıştı. Bu konuda beni bölüm kurmaya teşvik eden kişilerden biri de Nevzat Kor’du. Kor, İTÜ İnşaat Bölümü içerisinde Su Getirme ve Kanalizasyon dersi veren bir doçentti ve çevre bölümü kurmayı hedefliyordu. Kendisi büyük bir üniversitede bu bölümün kurulması için gerekli olan kararın alınmasını sağlaya- mamıştı. Böyle bir bölümün daha küçük bir üniversitede kurulmasının mümkün olduğunu düşünerek, beni bu konuda teşvik ediyordu. Bölüm kurulmasından sonra, İTÜ’de, yani kendi üniversitesinde bu bölümü referans olarak göstermek istiyordu. O dönemki dekanımız Erol İzdar’ın desteğiyle bu bölümü kurmuş ve 1975-1976 öğrenim döneminde ilk öğrencilerimizi almıştık. Bu, Türkiye’de kurulan ilk ‘Çevre Mühendisliği Bölümü’ olmuştu. Bu bölümde endüstri suları- nın arıtılabilirliği konusundaki profesör- lük tezi çalışması yapmış ve 1980 yılı başında profesörlüğe yükseltilmiştim. Profesör olduktan sonra 1980-1982 tarihleri arasında TÜBİTAK Çevre Grubu üyeliği yaptım, bu görevi 1991-1994 yıl- ları arasında da tekrar sürdürdüm.” Şimdi 600 öğrencisi var “O dönemde çevre mühendisliği bölümü öğrencileri ile inşaat mühen- disliği bölümü öğrencilerine aynı dersle- rin eğitimini veriyorduk. Çevre mühen- disliği öğrencileri sadece ulaşım dersi almıyorlardı. Öğrenciler mezun olduk- ları zaman, inşaat mühendisi unvanı da aldılar ve imza yetkileri oldu. 1980’li yıllardan sonra, çevre mühendisliği bölümlerinin sayısında artış yaşandı ve bu bölümlerde inşaat mühendisliği dersleri verilmemeye başladı. İnşaat Mühendisleri Odası bu konuyu TMMOB’a götürdü ve çevre mühendislerinin inşa- atlarda imza atma yetkisini kaldırttı. O zamanlarda bir kişi olarak başladığım bölüm, şu an 60 öğretim elemanı ve 600 öğrenciye sahip...” ABD, Illinois Üniversitesi Urbana Champaign’de (Nisan 1980) PORTRE & RÖPORTAJ 40 Su ve Çevre Teknolojileri / Kasım 2020 suvecevre.com

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=