Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 148. Sayı (Kasım 2020)
nispeten yakın ilişkileri olan Almanya’ya müracaat etmiştim. Bunlardan Münih Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden harpte binalarının bombalanması nedeniyle eğitimin başlamadığı bildi- rildi. Braunschweig Yüksek Mühendislik Teknik Okulu İnşaat Fakültesi’nden ise kabul belgem gelmişti. O dönemde, İstanbul’u çok düşünmemin bir diğer nedeni de 1956 yılında Almanya’da eğitim görmek, İstanbul’dan çok daha ucuza mal oluyordu. İstanbul’da tah- sil görmek için ayda 400 TL, Almanya içinse 260 TL yetiyordu...” O yıl 1280 kişi Almanya’ya eğitime gitmişti “O dönem yurtdışına üç şekilde öğrenci gönderiminde bulunuluyordu... Birincisi, devlet adına devletin ödeme- sini gerçekleştirdiği sistem; ikincisi, dev- let adına ama kişinin kendisinin parasını ödediği sistem; üçüncü ise Avrupa’da ya da başka bir ülkede bir yakınınızın sizi davet etmesiyle gidilebilen sistemdi. 1956 yılında 1280 kişi Almanya’ya eği- time gitmişti. Türkiye’nin kalkınması adına çok sayıda öğrenci Almanya’ya gönderilmişti. Ben ikinci sistem grubuna dahil olarak Almanya’ya giden öğrenci- ler arasındaydım...” Hiç dil bilmeden Almanya... “Sirkeci’den, üç arkadaş ve bir sınıf arkadaşımızın ablasıyla hiç dil bilmeden trene binerek Almanya’ya doğru yola çıkmıştık. Yanımızda olan kız arkada- şımızın annesi ve babası öğretmendi. İlkokulda başöğretmen olan aile dost- larının oğlu Münih’te okuyordu. Bizi o karşılamış ve Goethe Enstitüsü’ne götürmüştü. Orada lisan okulu işlem- lerimizi sonuçlandırmıştık. İlk önce iki ay Bad Aibling’de lisan eğitimi almıştık. Sonrasında Salzburg’a yakın Bad Rei- chenhall şehrinde iki ay daha dil eği- timi görmüştüm. Buradan Frankfurt’a gitmiştim ve orada ihtisas yapan bir doktor olan eniştemin arkadaşı bana yardımcı olmuştu...” Gündüz staj, akşam lisan okulu... “Almanya’da o dönem, inşaat mühendisliği eğitimine başlamadan önce 6 ay staj yapma mecburiyeti bulu- nuyordu. Bu staj işçilik düzeyindeydi ve bilfiil çalışılması gerekiyordu. Ben İstanbul Boğazı’ndaki birinci köprüyü yapan Hochtief firmasında staj yapıyor- dum. Akşamları da lisan okuluna devam ediyordum. Akabinde yaklaşık beş ay geçtikten sonra Hannover’e giderek orada aynı firmada stajıma devam ede- rek tahsilime başlamıştım. Eğer almış olduğum lisan eğitimiyle hukuk ya da siyasal bilgiler bölümlerinde okuyor olsaydım oldukça zorlanabilirdim, fakat mühendislik eğitiminde dil, diğer eğitim programları kadar önemli olmuyor. Bu nedenle bir sorunla karşılamadan eği- timime devam edebildim...” Sadece Almanlarla arkadaşlık ediyordum “1957 yılının Kasım ayında inşaat mühendisi olarak eğitime başlamıştım. İlk iki sömestirde Hannover’de şehrin üç farklı bölgesinde kiralık odada kal- dıktan sonra okula çok yakın mesafede bir yurtta kaldım. Yabancı dil çok önemli olduğundan, o dönem sadece Alman- larla arkadaşlık ediyordum. Dilimin daha da gelişmesi için Alman arkadaşlarımla birlikte çalışıyordum. Almanya’daki eğitimde öğrenciler ‘Şu tarihte okulu bitirecek’ diye zorlanmazlar, akademik bir hürriyet vardır. Öncelikle öğrenci- lerin şahsiyet kazanmaları hedeflenir. Bu sitemin nedenleri vardı tabii ki... O dönem Almanya’da teknik üniversite karşılığı, 9 yüksek mühendislik teknik okulu, 125 tane mühendis okulu bulu- nuyordu. Teknik üniversitelerde ‘beyin’ yetiştiriliyordu; beyin emir almaz, ne yapacağına kendi karar verir, karar vere- mezse dökülür gider... Nitekim benim dönemimde 24 Türk arkadaşla eğitime başlamamıza rağmen, 17’si mezun ola- Hannover Teknik Üniversitesi Hannover Üniversitesi’ndeTopoğrafya Dersi uygulaması, Soldan sağa, Karl Heinz Mosbach, Ahmet Samsunlu, Harm Beier, Karl Heinz Lege, Gerd Schaefer (Hannover, 1958 Yaz Sömestri). PORTRE & RÖPORTAJ 34 Su ve Çevre Teknolojileri / Kasım 2020 suvecevre.com
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=