yer üstü ve yer altı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olmaktadır. Bütün gayretlere rağmen günümüz itibarıyla bu potansiyelin yüzde 36'sını geliştirebilmiştir. Değerlendirilemeyen potansiyel sebebiyle yıllık maddi kaybımız yaklaşık 6 milyar dolardır. Su ve Çevre Teknolojileri: Türkiye'de mevcut su kaynaklarına yönelik tehlikelerin önlenmesi için ne tür çalışmalar yürütülüyor? Prof. Dr. Veysel Eroğlu: Ülkemizde mevcut su kaynaklarını tehdit eden temel etkenler ve kuruluşumuzun bu çerçevede yaptığı çalışmalar hakkında şunları özetleyebilirim: Nüfus Artışı: Az önce bahsettiğim gibi 2030 yılı için nüfusumuzun 100 milyon olacağı tahmin ediliyor. Finansman Problemleri: Mevcut su kaynaklarından sanayide ve tarımda optimum bir biçimde yararlanmak için yapılması gereken tesislerin ihtiyaç duyduğu finansal kaynakların karşılanamaması önemli bir problemdir. 2003 yılından itibaren DSİ'de yeni yatırım stratejileri belirlenerek uygulamaya konulmuştur. Bu çerçevede yatırımların 26 yıllık ortalama inşa sürelerinin kademeli olarak 12, 6 ve 3 yıla indirilmesi hedeflenmiştir. Bu maksatla zaruri ol- ~ SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • SAYI 13 madıkça yatırım programına yeni işler alınmamaktadır. Yatırımlarda, azami faydaya yönelik öncelik sıralaması yapılmıştır. Faydası büyük, milli ekonomiye katkısı fazla olacak yatırımlar öne alınmıştır. Fiziki gerçekleşmesi yüzde 70'in üzerindeki öncelikli projelere daha fazla ödenek tahsis edilerek kısa sürede faydaya dönüşmesi sağlanmaktadır. Bu yatırım stratejilerinin başarılı bir şekilde uygulayan kuruluşumuz tarafından son 4 yıl içerisinde toplam 366 adet tesis ülkemizin hizmetine sunulmuştur. Diğer taraftan DSİ Genel Müdürlüğü'nün Devlet Yatırım Bütçesi'nden aldığı payın her geçen gün azalmakta olduğu dikkat çekicidir. Buna rağmen yeni yatırım stratejilerinin 2003 yılından itibaren başarılı bir şekilde tatbik edilmesi ve projelerin bir an önce tamamlanıp ülkemiz ekonomisine kazandırılması sonucunda yaklaşık 3,5 milyar YTL tasarruf sağlanmıştır. Bu tasarruflar Cumhuriyet tarihinde bir rekordur. Çevre Kirlenmesi: Çevre kirlenmesinin en önemli boyutunu sanayileşme çabalan oluşturmaktadır. Suyun Zirai Maksatlı Kullanım Yöntemleri: Su kaynaklarımızı tehdit eden bir diğer önemli konu ise zirai sulamada uygulanan yöntemlerdir. Ülkemizde 2002'ye kadar zirai sulamada çoğunlukla açık sulama sistemi uygulanmıştır. Bu da sularımızın çoğunlukla heba olmasına ve arazilerimizin fazla sulamadan dolayı tuzlanma gibi meselelerle karşılaşmasına sebep olmuştur. Klasik sulama sistemlerinde, randıman yüzde 60 civarında olmakta, sızma, buharlaşma ve işletme kayıpları da ilave edilirse randıman yaklaşık yüzde S0'ye düşmektedir. Kapalı sulama sisteminde ise randıman yüzde 60'dan sırası ile yüzde 80 ve 90'a çıkarılabilmektedir. Bu da yüzde 20 ila 30'luk bir su tasarrufu demektir. 2003 yılından önce ülkemizde mevcut sulanabilir arazilerin yüzde l0'na yakını basınçlı sulama yöntemleri ile sulanmaktaydı. Ancak günümüzde inşaatı devam eden sulamalarda bu oran yüzde S0'lere ulaşmaktadır. Suyun Kalitesinin Korunması: Bir su kaynağının içme, sulama gibi maksatlar için kullanılabilmesi öncelikle onun kalitesine bağlıdır. DSİ'nin yürütmekte olduğu su kalitesi gözlem çalışmalarının; yüzde 62'sini genel su kalitesi gözlemleri, yüzde 30'unu içme suyu projeleri, yüzde 6'sını yer altı suyu kalitesi ve yüzde 2'sini diğer projeler oluşturmaktadır. Temelde su kalitesi gözlem neticelerinin değerlendirilmesine dayanan ve diğer pek çok araç ve yöntemle desteklenen havza su kalitesi yönetimi planları, mevcut durumda kullanılmakta olan ve gelecekte kullanılması planlanan kıta içi su kaynaklarının korunmasında büyük fayda sağlamaktadır. Mesela, İstanbul'a içme suyu sağlanması için alternatif olarak tartışılan Sakarya Nehri özellikle ağır metaller bakımından yüksek konsantrasyonlara sahiptir. Bu sebeple, İstanbul'a içme suyu kaynağı araştırılırken, bu kalitede suyun antılmasındansa şehre 180 km uzaklıktaki el değmemiş Melen Havzası'ndan su getirilmesi de bir alternatif olarak araştırılmıştır. Su ve Çevre Teknolojileri: Şehirlerimizde içme suyu sıkıntıları gündemde bu konularda neler planlıyorsunuz? Prof. Dr. Veysel Eroğlu: 2003 yılından itibaren hizmete aldığımız içme suyu temin tesisleri sayesinde Samsun, Konya, Balıkesir, Karabük, Sivas, Kilis, Edirne, Erzurum, Sinop, Gaziantep ve birçok şehrimizde herhangi bir problem olmayacaktır. Bursa'da yakın bir gelecekteki sıkıntının önlenmesi maksadıyla inşa edilen Nilüfer Barajı tamamlanmış olup 2007 yılında hizmete alınacaktır. Dolayısıyla bu dev proje ile önümüzdeki yıllarda Bursa'da herhangi bir problem olmayacaktır. DSİ bu çerçevede BUSKİ'yle ortak çalışmalar yapmakta, gerekli tedbirleri almaktadır. Kocaeli'de yaşanan içme suyu sıkıntısı ile alakalı olarak da kuruluşumuz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İSZU arasında bu bölgede 11 alternatiften oluşan bir çalışma yapılmaktadır. Ankara'ya içme suyu temin eden barajlardaki su eksikli-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=