Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 127. Sayı (Şubat 2019)

18 SU VE ÇEVRE TEKNOLOJİLERİ • 02 / 2019 suvecevre.com HABER İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE KARŞI SULAK ALANLAR KORUNMALI H er yıl 2 Şubat tarihi, sulak alanların önemi hakkında küresel farkındalık yarat- mak için Dünya Sulak Alanlar Günü olarak kutlanıyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), bu yıl Dünya Sulak Alanlar Günü’nde iklim değişikliğiyle birlikte dünyada ve Tür- kiye’de yaşanan sulak alan kaybına dikkat çekiyor. Tropikal ormanlarla birlikte yeryü- zünün en fazla biyolojik üretim yapan ekosistemleri olan sulak alanlar, yük- sek karbon depolama özellikleriyle iklimin düzenlenmesinde önemli bir rol oynuyor. Örneğin, turbalıklar, top- raktaki karbonun %42’sini depoluyor. Tuzlu bataklıklar ve kum tepeleri, fır- tınalara karşı koruma sağlıyor. Kıyı sulak alanları, kıyı çizgisini sabitliyor, dalgaların ve fırtınanın şiddetini azal- tarak kıyı bölgelerde yaşayan halkı sel, su baskını gibi can ve mal kaybına yol açan felaketlerden koruyor. Sulak alanlar aynı zamanda, su döngüsünü destekliyor, suyu arıtıyor, yeraltı suyu kaynaklarını besliyor ve tarım arazi- lerinin verimliliğini artırıyor. Ancak sulak alanlar, özellikle de kıyı sulak alanları iklim değişikliğin- den en fazla etkilenen ekosistemle- rin başında geliyor. Ülkemizin de bulunduğu Akdeniz kuşağında iklim değişikliği ile sıcaklıklar arttıkça yağış- lar azalıyor, sulak alanlar kuruyor, milyonlarca insan susuz kalma riski yaşıyor ve doğal hayat fakirleşiyor. Büyük Menderes Deltası, Yumurtalık Lagünü, Göksu Deltası gibi biyolojik çeşitlilik bakımından zengin sulak alanlarımız kıyı sulak alanı olma- ları nedeniyle hassas konumda. Bu nedenle, sulak alanların iyi yönetil- mesi büyük önem taşıyor. Sanayi öncesi döneme göre günü- müzde sıcaklıklar 1 °C arttı. 1955’ten bu yana ise, evsel su kullanımı %200, sanayide su kullanımı ise %130 arttı. Sıcaklıkların 1 °C daha artması, buğ- day üretiminin %17 azalması, deniz seviyelerinin 50 cm yükselmesi, özel- likle küçük adalarda yaşayan 30-80 milyon insanın sel baskınlarından zarar görmesi ve Akdeniz’de kurak- lıkla birlikte tatlı su kaynaklarının %17 azalması ve daha fazla sulak alan ile sucul biyoçeşitliliğin yok olması anlamına gelecek. WWF’in Yaşayan Gezegen Rapo- ru’na göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma %81 ile sulak alan ekosistemlerinde meydana geldi. Türkiye’de son 50 yıl içinde, 3 Van Gölü büyüklüğünde (1,3 milyon hektar) sulak alan kaybedildi. Son 35 yılda dünya çapında sayıca ikiye katlanan afetlerin %90’ı suyla iliş- kili ve bu afetlerin iklim değişikliği ile birlikte gelecekte daha da artması bekleniyor. Akdeniz Havzası’nda küresel iklim değişikliğinin etkileri en fazla kuraklık ve buna bağlı olarak susuzluk, tarım- sal üretimde verim kaybı, tarımda ve turizmde gelir kaybı, yangınlarda artış, biyolojik çeşitlilik kaybı şeklinde yaşanacak. Yağışlardaki azalmaya paralel olarak ciddi bir su sıkıntısı yaşanmaya başlayacak. Yeraltı suları, sulak alanlar ve su depolama alanları yeterince beslenemeyecek. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan WWF Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem şunları söy- lüyor, “2050 yılına kadar Akdeniz Havzası’ndaki deniz seviyesinin 9.8 cm ila 25.6 cm yükselmesi bekleniyor. Deniz seviyeleri yükseldiğinde tuzlu suyun, kıyı sulak alanlarına karışa- rak bu alanların, özellikle de küçük sulak alanların ekolojik karakterini değiştirme riski var. Kuraklık, aşırı su kullanımı, alan kullanım değişik- likleri, kirlilik gibi etkenlerle birlikte sulak alanların yok olması yalnız biyoçeşitlilik kaybına yol açmayacak, tarım, balıkçılık gibi sosyo-ekonomik faaliyetler de olumsuz etkilenecek.” ●

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=