Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 119. Sayı (Haziran 2018)

26 Su ve Çevre Teknolojileri / Haziran 2018 suvecevre.com larının erimesi, kar ve buz örtüsünün alansal daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, şiddetli hava olaylarının sıklığının ve şiddetinin artması, kurak- lık, çölleşme, salgın hastalıkların ve zararlıların artması gibi ekosistemi ve insan yaşamını doğrudan veya dolaylı etkileyecek sonuçlar doğuracaktır. Bu değişim nedeniyle buzullar, mercan kayalıkları, kuzey ormanları ve tropik ormanlar, kutuplar ve Alplerdeki eko- sistemler, otlak sulak alanlar ve doğal çayırlık alanlar gibi doğal sistemler, özellikle geri dönüşü olmayan bir hasar riskiyle karşı karşıya bulunmakta olup, risk altında bulunan türlerin tükenme tehlikesini daha da artırarak, biyoçe- şitlilik kaybını hızlandırmaktadır. Aşırı hava koşullarının -kurak- lık, sel, sıcak dalgaları, çığ ve rüzgâr fırtınaları- sıklığı ve şiddeti arttıkça bunların sonuçlarının da daha ağır olması beklenmektedir. Örnek olarak Kuzey Atlantik’e ılık su götüren okya- nus dolaşım sisteminin önemli ölçüde yavaşlaması, Grönland ve Batı Antark- tika buz örtülerinin incelmesi, yerdeki ekosistemlerden çıkan karbon nede- niyle ısınmanın artması, donmuş toprak bölgelerden salgılanan karbon ve kıyı- lardaki tortularda yer alan hidratlardan salgılanan metan gösterilmektedir. İklim değişikliğinin boyutu CO 2 yoğunluklarının ne kadar yükselece- ğine bağlı olup, bu da fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbon emisyonları tarafından belirlenecek- tir. Fosil yakıtların yakılması, orman- sızlaşma, arazi kullanımı değişiklikleri, çimento üretimi ve sanayi süreçleri ile salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, sanayi devriminden beri hızla artmıştır. Üçüncü IPCC rapo- runa göre yanan fosil yakıtlarından kaynaklanan karbon emisyonlarının (CO 2 ), 2100 yılında 540 ppm ile 970 ppm arasında değerlere çıkması bek- lenmektedir. Sera gazı yoğunlukları- nın 450 ppm’de sabit tutulabilmesi için Paris Anlaşması’nda da öngörüldüğü gibi önümüzdeki yirmi yıl içinde yıllık karbon emisyonlarının bugünkü düzey- lerin altına, 2100 yılında 2 milyar tona ve daha sonra da 1 milyar tonun altına inmesi gerekecektir. Bunun için bulunacak çözümlerde öncelikle binalarda, ulaşım ve imalatta enerjinin verimli kullanımını sağlayan yeni teknoloji ve uygulamalara ağırlık verilmelidir. Ayrıca doğalgazın sant- rallerdeki verimliliğin artırılması ile bir- likte emisyonların azaltılması yanında orman ve tarımsal yan ürünlerden temin edilen biomas, çöplüklerden ve atıksu arıtımından kaynaklanan metan, rüzgâr ve güneş enerjisi, hidro-enerji ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları da bu konuda önemli bir katkı sağlayabile- cektir. Bunların yanında tarım ve sanayi diğer sera gazlarının, azotlu gübre kul- lanımının ve hayvan atıklarının kulla- nımının azaltılması, bu konuda bir rol oynarken, tarım süreçlerinde değişiklik yapılması ve alternatif maddelerin kul- lanımı florlu gazların emisyonunu en aza indirgeyebilecektir. Ayrıca enerjinin tedariği ve dönüşümünde düşük fiyatlı fosil yakıtlardan yararlanılmasına son verilmesi zorunlu olacaktır. Bölge bazında yapılan değerlendir- meler iklim değişikliği nedeniyle dün- yada birçok bölgenin ciddi bir tehdit altında olduğunu ortaya koymaktadır. IPCC raporu, “İklim değişikliğinin can kaybı, yatırımlar ve ekonomiye etkisi açısından en fazla gelişmekte olan ülkeleri etkileyeceğini” vurgulamakta- YORUM

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=