Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi 117. Sayı (Nisan 2018)

46 Su ve Çevre Teknolojileri / Nisan 2018 suvecevre.com DOÇ. DR. MERVE OĞUZ Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü ARŞ. GÖR. ŞEYMA AKKURT Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü ve Adıyaman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü MAKALE 1. GİRİŞ S u hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Fakat ulaşılabilir tatlı su kaynakları yeryüzünde olduk- ça kıttır ve dengeli bir şekilde dağılma- mıştır. 20. yy’dan günümüze dünya, ik- lim değişikliğinin etkisi altındadır. İklim değişikliğinin en önemli sonucu yeryü- zünde yağışların dengesiz dağılması ve birçok yerde meydana gelen kuraklıktır. Endüstrileşme ile birlikte kentsel nüfus ve paralelinde yaşam standartları hızla artmış, yerleşim yerlerinin su ihtiyaçları- nın karşılanması önemli bir sorun haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından hazırlanan insani gelişme raporunda, küresel su kullanımının bir asır boyunca nüfus ar- tışına oranla neredeyse iki kat daha hızlı bir şekilde büyüdüğü ifade edilmekte- dir (Watkins 2006). Bu nedenle su kaynaklarının verimli kullanılması büyük önem kazanmıştır. Su kaynaklarını kullanırken, az su tüke- ten teknolojileri tercih etmek ve oluşan atıksuların arıtılıp tekrar kullanılması gibi uygulamalara büyük önem verilmektedir. Fakat atıksuların içinde birçok makro ve mikro kirletici bulunmaktadır. US EPA bu kirleticileri, yasal statüsü olmayan ve çevre-insan sağlığı üzerine olan etkileri tam olarak anlaşılamayan yeni kimya- sallar olarak tanımlamaktadır. Farmaso- tikler ve kişisel bakım ürünleri (PPCP), endokrin bozucular, solventler, radyo- nükleidler, yüzey aktif maddeler, ağır metaller, yasadışı uyuşturucu maddeler gibi pek çok grup bileşik bu yeni kirle- ticiler arasında sayılabilir (Yaşar ve diğ. 2013). En bilinen mikro kirletici örnekleri tuvalet ve lavabolardan kanalizasyona ulaşan doğum kontrol haplarının kalın- tıları veya diş tedavilerinde kullanılan (diklofenak v.b.) analjeziklerdir. Bu etken ajanlar ilk anda küçük konsantrasyon- lar şeklinde görünse de konsantre su arıtma esnasında yüksek aktivite gös- termektedir. İlaç kalıntılarının giderilmesi zordur ve bu nedenle doğayı ve insanı etkilememeleri için stratejiler geliştirmek üzere yakından takip edilmelidir. Bu kir- leticiler çevrede, gıda maddelerinde ve insan dokusunda birikerek sağlık riski oluşturabilirler. Hastanelerin atıksuları da birçok mikro kirleticiyi içermektedir. Bu nedenle hastanelerde oluşan atıksuların şehrin atıksu arıtma tesisine ulaşmadan önce bir ön arıtma yapılarak verilmesi daha doğru olacaktır. Çünkü dünyada mevcut olan atıksu arıtma tesisleri mikro kirleticileri arıtmak için tasarlanmamıştır. Bu nedenle de bu kirleticiler arıtılmaz. Mikro kirleticileri içeren arıtılmış atıksu- yun deşarj edildiği su kütlesi insan ve çevre sağlığı için tehlike oluşturmaktadır. Günümüzde mikro kirleticiler için mevcut deşarj standartları ve deşarj düzenlemeleri çok azdır. Sadece bazı ülkeler az sayıda mikro kirleticiye yöne- lik düzenlemeler yapmışlardır. Ülkeler tarafından çoğunlukla yüzey aktif mad- deler, endüstriyel kimyasallar ve zirai ilaçlar hakkında düzenlemeler yapılmış- tır. Bununla birlikte ilaçlar, kişisel bakım ürünleri ve steroid hormonları listede yer almamaktadır. Mikroorganizmaların çeşitli türleri için doğru sınırları belir- lemek amacıyla, mikroorganizmaların toksikolojik etkileri ve türlerin mikro olabilecek cevapları ileri düzeyde araş- Mikro Kirleticileri Giderme Yöntemleri

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=