Su ve Çevre Dergisi 113.Sayı (Aralık 2017)

36 Su ve Çevre Teknolojileri / Aralık 2017 suvecevre.com sek organizmalar, suyundaki organik maddelerin stabilizasyonundan ziyade bakteri ve alglerin sebep oduğu bula- nıklığın berraklaştırılmasına yardımcı olurlar (8, 9). Aerobik, Mezofilik Yapışık Kültür Sistemlerinde Bulunan Mikroorganizmalar Bu tür sistemlere damlatmalı filtre- ler, biyoljik filtreler ve dönen biyolojik disk reaktörler misal olarak verilebilir. Bu sistemler, temiz su arıtılmasında kullanılan kum filtrelerinden esinlene- rek ortaya atılmışlardır. İlk uygulama olan ilk damlatmalı filtrenin yapılışından beri yaklaşık 70 sene geçmiştir. Bu süre içinde bu tür sistemlerde görülen bir- çok değişikliklere rağmen genel pren- sipler ve sistemdeki mikroorganizma türleri bakımından değişen pek fazla bir şey yoktur (10). Bu sistemde mik- roorganizmalar, bir yüzeye yapışarak bir biyolojik film oluştururlar. Atıksuda bulunan organik maddeler, bu katman tarafından önce adsorbe edilip, sonra da parçalanırlar. Sistemin genelde aero- bik olarak kabul edilmesine rağmen, sistemde tam olarak (% 100) aerobik durum mevcut değildir. Bu itibarla sis- temin fakültatif bir sistem olduğunun belirtilmesi daha uygundur. Zira mik- robial katman kalınlığı mikroorganizma üremesiyle artar, oksijen transferinin dibe kadar inmemesi dolayısıyla katma- nın yapıştığı yüzeye yakın olar yerlerde anaerobik bir tabaka meydana gelir. Bu anaerobik tabaka da katman üst seviye- lerindeki aerobik tabaka gibi bu tür sis- temlerin iyi çalışmasında gereklidir (11). Sistemdeki mikroorganizma türleri de bu tür sistemlerin fakültatif özelliği- nin kanıtını teşkil ederler. Hakim mik- roorganizmalar aerobik, fakültatif ana- erobik bakterilerdir. Biyolojik katmanın üst taraflarında aerobik bakterilerden Bacillus türleri hakim durumdadır. Sis- tem genelinde fakültatif organizmalar çoğunluktadır. Bunlar moleküler oksije- nin mevcut olduğu zamanlarda aerobik olarak, oksijenin tükendiği zamanlarda ise anaerobik olarak yaşamlarını sürdü- rürler. Fakültatif bakterilerden Pseudo- monas, Alcaligenes, Flavobacterieum, Micrococcus ile Enterobacteriaceae fa- milyasından türler bu tür sistemlerin hakim mikroorganizmalarıdır. Altta bulunan anaerobik tabakada ise genel- likle Desulfovibrio türüne rastlanmak- tadır (9, 12). Yapışık kültür atıksu arıtma tesisle- rinin aerobik tabakalarında fungus’a da rastlanabilir. Ancak bunlar, besi mad- desi için aerob bakterilerle rekabet edemeyeceklerinden ancak pH’ın çok düşük olduğu şartlarda ve bazı endüstri atıksularının arıtılması sırasında görül- mektedirler. Ayrıca biyolojik katma- nın üst seviyelerinde alg üremesine de rastlanmaktadır. Alg’ler inorganik ion’larla yaşamlarını idame ettirdikle- rinden, atıksu organik maddelerinin stabilizasyonunda bir katkıları yoktur. Fakat damlatmalı filtrelerin tıkanması genellikle fazla alg üremesi neticesinde ortaya çıkmaktadır (13). Protozoaların hemen bütün türleri bilhassa damlatmalı filtrelerde sıkça görülür. Phytomastigophora organik madde konsantrasyonunun yoğun olduğu üst tabakalarda, Ciliata hemen hemen bütün tabakalarda, Suctoria ise alt katmanlarda daha fazla görülmek- tedir (12). Kurtçuk, solucancık ve böcek larva- ları gibi yüksek organizmalar, biyolojik katmanın üstteki aerobik kısımlarında bulunan mikroorganizmaları tüketerek çoğalırlar. Dolayısıyla az da olsa sis- tem performansına katkıda bulunurlar (4, 14). ATIK ORGANİK MADDELERİN ANAEROBİK PARÇALANMASI Biyolojik atıksu arıtma tesislerinden elde edilen primer ve biyolojik çamu- run parçalanmasında ayrıca derişik ve aerobik olarak parçalanması zor orga- nik madde içeren atıksuların ön arıt- masında organik maddeler çok kere anaerobik parçalanma prosesinden geçirilirler (15). Anaerobik parçalanmada ilk aşama, katı organik maddelerin, sistemdeki bakterilerin hücredışı enzim salgılarıyla hidrolize edilerek basit, çözülebilir orga- nik maddeler haline getirilmeleridir. Bu esnada selüloz ve nişasta basit şekere, proteinler ise aminoasitlere dönüşürler. Sadece yağ asitleri, hücredışı enzimler- den etkilenmezler. Daha sonra, ikinci aşamada, bakteriler çözünmüş organik maddeleri metabolize etmeye başlar- lar. Bu aşamada organik maddeler 2 ve 3 karbonlu yağ asitlerine (asetik asit ve propionik asit) parçalanırlar, dolayısıyla sistemin pH’ı düşme eğilimi gösterir. pH’ın düşme eğilimi, üçüncü aşama olan, yağ asitlerinin CO 2 ve CH 4 (metan’a) dönüştürülmesi ile önle- nir. Amino asitlerin metabolizması ile ortaya çıkan amonyak, bir kısım asidin nötrleştirilmesinde de ayrıca yardımcı olur (16, 17). Anaerobik parçalanmada yer alan mikroorganizmalar genellikle oldukça özel bakterilerdir. Protozoalar ve fun- guslar aerobik mikroorganizma oldutk- ları için anaerobik sistemde bulunmaz- lar. Ancak bunların sporları, dayanıklı oldukları için bulunabilirler (17). İki grup bakteri, anaerobik sistemde bulunur. Bunlar fakültatif bakteriler ve zorunlu anaerobik bakterilerdir. İkinci aşamada asit üreten bakteriler genel- likle fakültatif bakterilerdir. Pseudomo- nas, Flavobacterium, Alcaligenes, Esc- herichia ve Aerobacter asit üretimine katkıda bulunurlar (16, 18). Metan üreten bakteriler ise küçük ve özel bir grup anaerobik bakterilerdir. Methanobacterium, Methanosarcina, Methanococcus gibi türler bu gruptan ayrılmış zorunlu anaerob bakterilerdir. Anaerobik sistemlerde diğer bir grup mikroorganizmaların da mevcu- diyeti bazı şartlara bağlıdır. Desulfovib- MAKALE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=