Su ve Çevre Dergisi 113.Sayı (Aralık 2017)

30 Su ve Çevre Teknolojileri / Aralık 2017 suvecevre.com kararı bir sonraki hükümete bıraktı ve “Kömürden vazgeçeceğimiz kesin ve bu konu geçen yıl karara bağladığımız iklim planının bir parçası” dedi. ABD, 2016’da 150 kadar ülkeyle birlikte imzalayarak taraf olduğu Paris Anlaşması’ndan çekileceğini Ağustos ayında Birleşmiş Milletler’e bildirmişti. ABD resmi heyeti yanında toplantıya katılan çeşitli kent ve eyaletleriyle (14 eyalet ve Porto Riko) birlikte önemli isimler Trump ile aksi görüşte olduk- larını ortaya koydu ve Paris Anlaşması uyarınca kendi paylarına düşen sera gazı hedeflerini tutturma niyetlerinde olduklarını açıkladılar. Bonn’daki bu iklim zirvesine kömür ve kömürden elde edilen enerjiden vaz- geçme hedefi damgasını vurdu. Ülkemiz, söz konusu müzakerelerde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı ve İklim Değişikliği Baş- müzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan bir heyet ile temsil edildi ve müzakereler süresince ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele kapsamında finans kaynak- larına erişimi hususunda yoğun görüş- meler gerçekleştirildi. Prof. Birpınar, yürüttükleri müzakerelerden sonuç alınamaması konusundaki hayal kırık- lığını toplantıda oldukça diplomatik bir dille ifade etti. Ancak gelişmekte olan ülkelerce oluşturulan G77-Çin grubu ülkemizin talebini uygun görmediğini belirtmiş; Gana, Maldivler, Güney Afrika, Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından da bu görüş desteklenmiştir. En son güne kadar sürdürülen müzakereler neticesinde, gelişmekte olan ülkeler talebimizle ilgili ikna olmadığından 23. Taraflar Konferansı’nda lehimize bir karar çıkmamıştır. Ülkemizin talep ettiği konuyla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, 25 yıllık uluslararası iklim politikası sürecinde Türkiye’nin duru- munu şöyle özetledi: “Türkiye, OECD ülkesi olduğu için gelişen ülkeler kate- gorisi olan Ek-1 ülkeleri arasına konuldu. O dönem toplantıya katılan Dış İşleri Bakanlığı yetkilileri buna itiraz etmedi. Gelişmiş ülkeler kategorisinde olduğu- nuzda 2 türlü yükümlülükle karşı kar- şıya kalıyorsunuz. Birincisi, 100 milyar dolarlık Yeşil İklim Fonu’na para aktar- mak ve teknoloji yardımında bulunmak zorundasınız. İkincisi de mutlak karbon emisyonu azaltımı ile karşı karşıyayız. Bu olursa pek çok tesis maliyetten dolayı kurulamayacak, termik santral- lerin de havayı zehirleme bahanesiyle önü kapanacak. Paris Sözleşmesi’ne göre bu iki yükümlülüğü 2020’ye kadar yerine getirmemiz gerekiyor”. Paris toplantısında, Birleşmiş Mil- letler Teşkilatı’na Türkiye tarafından sunulan Ulusal Katkı Niyet Belgesi’ne göre Türkiye, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunu yüzde 21 azaltmayı taahhüt etmiştir. Paris Anlaşması’nın imzalanmasın- dan dört gün sonra, Elektrik Piyasası Kanunu’nda yapılan değişikliklerle yerli kömürden elektrik üretimi için şebekeye erişim önceliği ve alım garantisi getiril- mesini hedefleyen maddeleri de içeren bir kanun teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu ve söz konusu değişiklikler 17 Haziran 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. 2013 yılı verilerine göre küresel birincil enerji talebinin yüzde 29’unu karşılayan kömür, CO₂ emisyon- larının yüzde 46’sından sorumluydu. Uluslararası Enerji Ajansı (UEA)’na göre 2012-2013 arasındaki küresel CO₂ emis- yonlarındaki artışın yüzde 70’i kömür- den kaynaklandı. Paris Anlaşması’nda yer alan, yüzyılın ikinci yarısında net karbon emisyonlarının sıfırlanması hedefi ile kömür kullanımının ve kömüre dayalı elektrik üretiminde artış emelle- rinin çeliştiği ifade edilmektedir. Paris Anlaşması sonrasında kömürün enerji sektöründeki rolü, Türkiye’de kömüre dayalı elektrik üretim projelerinin neden olabileceği ve maruz kalabileceği risk- ler, diğer taraftan kömürün kullanılma- sının ülke ekonomisi açısından yarata- cağı olumlu katkı tartışılmalıdır. Bu yıl dünyamızda iklim değişikliği bağlantılı kasırgalar, sel baskınları, yan- gınlar yaşandı ve bunların faturası ağır oldu. Bunlar bizi uyarmalı. Gidişat kötü ve durumu değiştirmek bizim elimizde. İşte bu nedenle gelecek yıl Polonya’da yapılacak COP24, gezegenimiz ve üzerinde yaşayan canlıların geleceği açısından son derece önemli. Polonya konferansında somut sonuçlara varıl- ması amaçlanıyor. İklim değişikliği ile mücadele tüm insanlığın görevidir. Kaynaklar (1) Samsunlu, A., (2017), “Küresel Isınma ve 2015 BM Paris İklim Zirvesi (COP21)”, Su ve Çevre Tek- nolojisi Dergisi, Ocak 2016 Sayısı (2) “İklim Değişikliği”, Çevre, Türkiye Şekil 8. İngiltere’deki kömür kullanımı (3) YORUM

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=