Su ve Çevre Dergisi 112.Sayı (Kasım 2017)

40 Su ve Çevre Teknolojileri / Kasım 2017 suvecevre.com kirliliğinde en önde gelen etken olsa da, üretim esnasındaki emisyonlar, üre- timdeki kazalardan oluşan saçılmalar, tarihi geçmiş ilaçların doğrudan tuva- lete dökülmesi, çiftliklerde kullanım da bu kimyasalların yine doğaya salımında rol oynamaktadır (Mompelat ve diğer- leri, 2009; Deegan ve diğerleri., 2011). Hastanelerden kaynaklanan atıksular da farmasotik kimyasalları yoğun bir şekilde içermektedir. Bütün bu kaynak- lardan doğaya kontrolsüz bir şekilde salınan farmasotik kimyasallar önemli bir kirlilik kaynağı olmaktadır. Antienf- lamatuar yapıdaki ilaçların çevreye en fazla oranda salındığı yer, atıksu arıtma tesislerinin çıkış akımları olarak düşü- nülmektedir. Günümüzde de halen devam eden çalışmalarda farmasotik kimyasalların konsantrasyonlarının tüm dünyadaki su kaynaklarında giderek artış göster- diği (Snyder ve diğerleri., 2007; Mont- forts ve diğerleri., 2007) ve önemli bir kirlilik kaynağı oluşturduğu tespit edilmiştir. Tespit edilen önemli kim- yasallar arasında steroid yapıya sahip olmayan antienflamatuarlar (NSAID) (Diklofenak, Ibuprofen, Asetilsalisilik asit, Naproxen, Ketorolak, Parasetamol) yer almaktadır (Zuccato ve diğ., 2006; Khetan ve Collins, 2007). Bu kimyasal- lar acil eylem planı oluşturulması gere- ken kirleticiler olarak sınıflandırılmıştır (Zuccato ve diğerleri, 2006; Kim ve diğerleri, 2007). Bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalarda mikrokirleticilerin sadece tatlı su kaynakları üzerindeki etkisinin değil, aynı zamanda deniz ekosistemi üzerinde de olumsuz etkisinin olduğu gösterilmiştir (Gaw ve diğerleri, 2013). Özellikle sahil bölgelerinde, tatil alanla- rında yoğun nüfusun olduğu bölgelerde insanlar tarafından kullanılan farmaso- tikleri ihtiva eden atıksuların kontrolsüz deşarjı neticesinde deniz ekosistemi de kirlenmektedir. Evsel atıksuların deşarjının yapıldığı Yucatan Peninsula (Meksika)’da bir kıyı- sal akiferde farmasotik ilaçların varlığı tespit edilmiştir (Metcalfe ve diğerleri, 2011). Dünya genelinde denizlerden alınan numunelerde insanlar tarafın- dan kullanılan farmasotik kimyasallar incelendiğinde, steroid yapıya sahip olmayan antienflamatuvarların (NSAID) çok büyük bir yüzdeyi kapsadığı görül- mektedir (Şekil 2). Atıksu Arıtma Tesislerine Gelen Mikrokirletici Konsantrasyonları Farklı ülkelerde atıksu arıtma tesisi girişlerinde ve çıkışlarında rapor edilen mikrokirletici konsantrasyonları Tablo 2’de verilmektedir. Giriş konsantras- yonlarındaki değişim, tüketim miktar- larındaki değişimin yanı sıra numune alma yöntemlerine de bağlı değişiklik gösterebilmektedir. Gün içinde tesise Tablo 1. Sık kullanılan antienflamatuar farmasotik kimyasalların ülkeler bazında yıllık tüketim miktarları Ibuprofen (ton/yıl) Naproxen (ton/yıl) Diklofenak (ton/yıl) Ülke, Tarih Kaynak 344,9 - 85,8 Almanya 2001 Huscheck ve diğ., 2004 58 - 22 Fransa, ort. 2002; 2008 Laak ve diğ., 2010 70,4 8,8 1 Finlandiya, 2003 Lindqvist ve diğ., 2005 25 1,7 4,5 İsviçre, 2004 Fent ve diğ., 2006 162,2 35,1 26,1 İngiltere, 2000 Jones ve diğ., 2002 14,2 22,8 4,4 Avustralya, 1998 Tambosi ve diğ., 2010 276,1 42,6 32,3 İspanya, 2003 Carballa ve diğ., 2008 25,5 2,2 79,7 Sırbistan, 2008 Calasan ve diğ., 2011 - - 940 Dünya genelinde Zhang ve diğ., 2008 Şekil 1. Farmasotik kimyasalların doğadaki kaynakları ve akıbeti (İAT: İçmesuyu Arıtma Tesisi; AAT: Atıksu Arıtma Tesisi) (Petrovic ve diğerleri, 2003; Mompelat ve diğerleri, 2009) MAKALE

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=